Emir Çubukçu’nun uzaktan duyulan uğultunun, nereden geldiği anlaşılmayan o sesin peşine düştüğü öykülerinden oluşan yeni kitabı Yaban Hayvanı Koleksiyonu, İletişim Yayınları’ndan çıktım.
Çubukçu, öykülerinde akreple yelkovanın var olmakla yok olmak arasında gidip geldiği zamanları anlatıyor. Bize kalması için uğraştıkça iplerini kaçırdığımız zamanları.
“Sesin ne garip, ne kadar yabancı. Kendi kendine konuşanlara deli denilen yerlerden gelmişsin buraya. Kalktığın yere çömeliyoruz biz.Ya da senin boşluğuna yerleştiğimizi düşlüyoruz sadece. Çünkü nerede olduğumuzu anlamak öylesinezor ki artık. Sahi, neredeyiz o sırada?
Soğuğun ayılttığı bedenler, sisin gölgelediği düşler... Yaşam nerede bitiyor, ölüm nerede başlıyor? Hayat, bedenin neresinde saklanıyor? Ruhumuzun ete kemiğe büründüğü, bürünüp de aklımızla alay ettiği saatler var mı?”