
Sanatçı ve araştırmacı C. M. Kösemen, ilk solo sergisinde bilinçaltı dünyasının garip yaratıkları, perileri ve insan-hayvan karışımı varlıklarını ele alıyor ve bizi insan yapan “telaffuz edilmez” duyguları sorguluyor.
Kösemen, insanlığın en temel duygularıyla anatomik detay ve arketipal figürlerin doğru “kombinasyon kodu”nu kullanarak ilişkilenebileceğimize inanıyor. Kol ve bacak, yüz, göz, diş ve cinsel organ suretlerine içgüdüsel olarak tepki veriyor ve hayvanların vücut kısımlarını evrimsel mirasımız sayesinde anında tanıyabiliyoruz. Her bir öğe, tıpkı bir piyanonun tuşları gibi, insan ruhunda belli bir tepkiye sebep oluyor. Dolayısıyla birbirine zıt formların yanyana bulunması izleyiciyi duygusal tepkilerin kaleidoskobundan baktırıyor ve bilinçaltında bir yolculuğa çıkarıyor.
Lascaux’taki mağara resimlerinden itibaren, insanların bu tarz sembolleri kullanarak bireysel ve kolektif şeytanları ile yüzleştiğini savunan Kösemen, bu durumu görsel sanatın temelinde yatan bir olgu olarak görüyor.