12 ARALIK, PERŞEMBE, 2024

“editöre-postalar”

Murat Yalçın’ın “İçimde Oğuz Atay ile Orhan Gencebay İkizi Yaşıyor” adlı “editöre-postalar” kitabı Can Yayınları’ndan çıktı. Kitaptan “tadımlık” bir bölümü ilk kez Artful Living okurları için sayfalarımızda paylaşıyoruz…

title_image

Murat Yalçın’ın “İçimde Oğuz Atay ile Orhan Gencebay İkizi Yaşıyor” adlı “editöre-postalar” kitabı Can Yayınları’ndan çıktı. Kitaptan “tadımlık” bir bölümü ilk kez Artful Living okurları için sayfalarımızda paylaşıyoruz…

Arka Kapak

Murat Yalçın’dan, “yazar-yayıncı gerilimi” denebilecek “şey”in azaltılması yönünde diplomatik bir çaba. Bir tür mola.  Bir dergi editörüne ne gibi mektuplar gelir? Dergiye gönderilen metnin yayımlanmaması ne gibi artçı sarsıntılara neden olur? Editör olmaya
niyetliyseniz neleri göze almanız gerekir? Yalçın, “tamamen kurgusal”
yazılarında bu sorulara yanıt niteliği taşıyacak e-postalar sunuyor
okuruna.

Editöre daha çok kitap okuması gerektiğini önerenlerden sen benim
kim olduğumu biliyor musunculara, sponsor arayışı içindeki profesyonel okurdan kırgın şaire, içini editöre dökenler...

Kuşkusuz, yerinizde duramayacak, elinizden bırakamayacaksınız.

Tadımlık:

“From: Kaya Dübel [mailto: kayadubel@gmail.com.tr]
Sent: Sunday, March 27, 2011 7:30 PM
To: muyalc@gmail.com
Subject: Yeni hececilik

Merhaba,

Yirmi iki yaşındayım ve beş senedir, lise ve üniversite
eğitimleri sırasında, belli aralıklarla şiir yazmakla uğraşmaktayım.
Belli sebeplerden ötürü ilk defa çalışmalarımı
yayımlatmak için bu girişimi yapmış bulunmaktayım.
Nedir bu sebepler? Biraz olsun açıklayayım:
Bir kere, Batı yazınını taklit ederek gelişen Türk şiirinin
sağlıklı bir temel üzerine inşa edildiğini düşünmüyorum.
Birkaç istisna dışında, şairlerimiz, bugün dünyada
şiir denilince hâlâ akla gelen büyük Fransız şairlerinin
taçlandırdığı hece ölçüsüne hak ettiği yeri verememiştir,
maalesef...

Sonra, sindiremeden kurduğumuz bu Batılı anlamda
şiir yapısı üzerine yerleştirilen serbest koşuk şiiri de
halkımızın bu sanattan iyice uzaklaşmasına sebep olmuştur.
Bugün, telafisi güç durumlar yaşamamızın, şiirin
hayatımızdan çekilişinin başat sebebi budur, acizane tespitlerime
göre.

Bugün, içini tam olarak dolduramadığımız hece şiiri
büyük şairlere ve şiirlere gebedir. Türkiye’nin sanat alanında
önde gelen kuruluşlarından biri olan derginizin bu
konuda bir duyarlılık oluşturması arzusunda olan ben,
yani Kaya Dübel, “Yeni Eski” adı altında yayımlamayı
düşündüğüm şiirlerimden bir kısmını külleri henüz soğumamış
Türk şiirinin büyük yangınına ilk kıvılcım olması
hayaliyle sizlere gönderiyorum.

Şiirlerime gelince,
Bu yazdıklarım, bunlar, belki şiir gibi gelmeyebilir
sizlere. Fakat hemen yargılamayın, ben her şeyi biliyorum
ve farklı bir tarzı oluşturmaya çalışıyorum, her şeyi
bile bile... Olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşmayın. Orhan
Veli de ilk şiirlerini çıkarttığında, “Ne bunlar? Şiir
mi?” denmiş. Nasıl şiirler beklediğinizi anlıyorum; her yeni sözcük farklı bir özgünlük katarak devam etsin ve

fiilleri, tanıdık kelimeleri bularak uyaklar oluşturulmasın,
imgesel bir tarzı olsun gibi şeyler istiyorsunuz. Fakat
ben de kendi artılarımı koyuyorum ve artılarımı koyunca,
yeni bir üslubun dikkate değer bir şairi olarak kendimi
görüyorum.

Mesela, bir keresinde şiirlerimi herkes çok beğeniyor
ve eskiden yazdığım şiirlere kıyasla, bunların çok
farklı olduğunu, harika ve profesyonel şiirler olduğunu,
şiirlerde bir derinlik olduğunu ve ayrıca şiirlerde zekânın
katıldığı derinsel, felsefe içerikli kapsamlar olduğunu
söylüyorlar.

Ben de şiirlerimi yazarken şunu düşünüyorum: Mümkün
olduğunca anlaşılabilir olmalı, herkes anlamalı, sevmeli...
Ama tabii bu insanlara çok yakın olsun demek
değil, ulaşılması zor sözcükler olsun ama kendini insanlara
geçirebilsin. Şiirlerimi, kendimi iyi hissettiğim ve
dünyaya başka bir noktadan baktığım sırada, ruhumda
seretoninin bolca gezdiği anlarda yazıyorum. Soyutsal
olarak çok anlamlı sözcükler içerdiğini düşünüyorum.
Şiir kitaplarının tirajları düşük, pek satılmıyorlar,
neden? Çünkü herkesin anlayacağı dilden yazılmıyor.
Ben herkesin beğeneceği dilden ama profesyonel boyutta
şiirler yazıyorum ve bunun uğraşındayım. O yüzden
de, sizler, eleştirileriniz olacaksa eleştireceksiniz tabii
ama benim insanlara ulaşmam için de aracı olmanız gerekir.
Öyle değil mi? Bırakın, insanlar kendileri karar
versinler, beğensin ya da beğenmesinler, buna izin verin.
Haddimi aşmış olmak istemem ancak şunu da unutmamalı:
Belki de siz editörler toplumdan uzaksınız ama
bunu göremeyecek istemsiz bir yanılgı içinde kalmışsınız...
Olamaz mı? Hem iki-üç ay içerisinde, 150-200 adet
şiir yazdım. Bunun bir anlamı var, ben bu şiirleri gerçekten
üzerine düşerek yazdım ve hepsinin aslında çok
önemleri var. Lütfen şiirlerimin derginizde yayımlatılmasına
izin verin... Dergide kaplayacağı yer alt tarafı bir
sayfa ama o bir sayfayı ben de istiyorum. Beni anlayın,
lütfen.

Umarım ülkülerimin gerçekleşmesine katkılarını
esirgemez, Türk şiirinin yücelişini birlikte izler, gelecek
nesillere gönül rahatlığıyla büyük bir Türk şiiri külliyatı
armağan ederiz. Emin olun, sırf bu iş için yeryüzünün
bu coğrafyasına gönderilmiş seçkin kişilerden biri olduğuma
inanmasam, yeteneklerime güvenmesem ortaya
çıkamazdım.

Beni anlayışla karşılayacağınız inancıyla sözü uzattım.
Kusura bakmayın, iyi çalışmalar.

KAYA DÜBEL”


Murat Yalçın (24 Mart 1970, İstanbul) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünü bitirdi. 2000’den bu yana Kitap-lık dergisini yönetmekte. İlk yazısı 1986, ilk öyküsü 1989’da yayımlandı. Tanzimat’tan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi (2000) editörlüğünü, Türkiye’de Deneysel Edebiyat Antolojisi (2003), İstanbul Sokakları (2008), Havva (2009) ile Yeraltına Mektuplar (2013) derlemesini ve seçiciliğini yaptığı kitaplar.

Kitapları: Aşkımumya (1995), Hafif Metro Günleri (1998), İma Kılavuzu (2003), Şen Saat (2006), Kesik Hava (2009), Kontrol Kalemi ( 2011), Karga Zarif (2012), İçimde Oğuz Atay ile Orhan Gencebay İkizi Yaşıyor / editöre-postalar (2013).

;
0
7
0
Yazar:
Fotoğraf: Mehmet Erte
Tag: Murat Yalçın, Can Yayınları,
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage