12 ARALIK, PERŞEMBE, 2024

“Oyuncunun Malzemesi İnsandır”

Sanatçı Evrim Alasya ile kariyerinin başlangıcından bugününe, tiyatrodan sinemaya pek çok konuya değindiğimiz bir sohbet gerçekleştirdik.

title_image

Uzun yıllardır tiyatro sahnesinden ve ekranlardan takip ettiğimiz bir sanatçısınız. Kariyer yolculuğunuzdan ve oyunculuk ile yollarınızın kesiştiği yerden bahsederek sohbetimize başlayalım mı?

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü mezunuyum. Öğrencilik zamanımda Pınar Çocuk Tiyatrosu’nda çalışıyordum İstanbul'a da Pınar Çocuk Tiyatrosu ile geldim. Uzun bir süre çocuk tiyatrosu yaptım sonra da özel tiyatrolar televizyon derken bu zamana kadar geldim. 18 sene olmuş...

Aynı zaman diliminde hem sinema, hem dizi hem de tiyatro projelerinde yer alıyorsunuz. Farklı platformlarda farklı karakterlere hayat vermek için nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsunuz? Çalışma metodunuzu nasıl tanımlarsınız?

Benim tek bir metodum yok. Oyuncunun malzemesi insandır. İnsan tek bir metotla anlatılmaz. Aslında beni rol yönlendirir. Okul sürecinde birçok metot öğrenirsiniz, ararsınız, kendinizi keşfedersiniz ve bütün bu sürecin sonunda her şeyi kendi süzgecinizden geçirip kendi yolunuzu bulursunuz. Ben bu konuda meraklı, en gerçek olanın peşinde koşan biriydim. En doğalı, en gerçeği nasıl yakalarıma çok kafa yorardım, hâlâ da yorarım.

Neredeyse rol aldığınız tüm etkinlikleri heyecanla izlemiş biri olarak sormak istediğim şey şu; rol seçimlerinde dikkat ettiğiniz unsurlar nelerdir? Özellikle “İşte bu rol tam bana göre”yi dedirten ne oluyor? Bir projede yer almanız için belirleyici olan şey nedir?

Okurken hikâye ve rolün beni heyecanlandırması lazım. Aşk gibi! Ne olduğunu neden olduğunu bilmezsin ama sürüklenirsin, kapılır gidersin. Bu da öyle... Beni alıp götürmesi lazım önce rolün, sonra hikâyenin. Ne kadar derinleşmişse rol o kadar oynaması keyifli, yaratması eğlencelidir benim için.

Oynadığınız her rolü izleyiciye doğrudan aktarabiliyorsunuz. Rolü yaşamak ve yaşatmak zor ve başarıldığı noktada etkileyici oluyor. Tiyatro sahnesindeki ve ekran karşısındaki motivasyonunuzda, rolünüze hayat vermenizde neler fark ediyor? Anlara dayalı tiyatro performansı mı, telafiye imkân veren ekranlar mı, diye sorsam?

Çok teşekkür ederim bunu duymak bir oyuncu için en büyük ödül galiba. Tiyatro bir oyuncunun kendini geliştirebileceği tek alandır. Klasik tabiriyle er meydanıdır. Oyuncu için başka yol yoktur. Kimse kusura bakmasın herkesin yeri de değildir. Televizyon, oyuncu olmayanı bile oynatır çünkü oyuncuya her şey hizmet eder. Müzik hizmet eder, öyle bir montaj yapılır ki en iyi kısımlar birleştirilir çok iyi oynamış görünür oyuncu, montaj hizmet eder. Her şekilde defolar kapatılır en iyi hâliyle sunulur seyirciye. Ama sahnede tek başınasındır, çırılçıplaksındır torbana doldurduklarınla sahnede ya vezir olursun ya rezil.

Pek çok projede imza karakterlerde yer aldığınız ancak merak ediyorum Türkiye ya da dünya tiyatrosundan, müzikallerden sevdiğiniz ve rol almak istediğiniz oyunlar, projeler, karakterler var mı?

Ben kendi dilimde kendi ülkemde oynamaktan keyif alıyorum açıkçası hiç öyle yurt dışı hayallerim olmadı. Ayrıca Türkiye'de yapılmış en iyi müzikalde oynadım bence bu konuda mütevazılık yapmayacağım. 7 Şekspir Müzikali. Shakespeare’i böyle anlatmak ve böyle anlamak bir ilkti. Ve böyle oynamak...

Aslında sizin oyunculuğun yanı sıra müzik ile de ilgili olduğunuzu biliyoruz. Müzikle ilişkinizden bahseder misiniz? Sizi nasıl etkiliyor bu ilgi?

Müzik her zaman hayatımda vardı hatta okuldayken şan hocam beni operaya almak için ikna etmeye çalıştı ama oyunculuk her zaman tek seçenekti benim için. Şarkı söylemeyi hep çok sevdim ve hep söyledim de. Oyunlarda özellikle şarkı söylemek hep çok keyif verdi bana. Emre Kınay’la da birkaç konser denememiz oldu. Yani müzik yandan yandan her zaman hayatımda olacak...

Sizi ve sanatınızı neler besler? Neler izlersiniz, neler dinlersiniz, kimleri okursunuz, ne tür filmlerden hoşlanırsınız?

Benim işim insan. İnsanı anlamak! Bunun için insanın derinine inmek gerekiyor. Derinleşmek yani... Bunun da tek yolu okumaktır. Entelektüel yönünü beslemek ve maneviyatını geliştirmektir. İnsan sadece beden değildir çünkü. Asıl ruhunu anlamak doğru okumak gerekir. Yani her şekilde okumak zorunda oyuncu. Ve tabii doğru okumak...

​Instagram’a “güzel” fotoğraf koyup takipçi sayısını arttırarak olmaz bu işler. Ben İran sineması çok izliyorum. Ortadoğu coğrafyasından çıkan işler çok heyecanlandırıyor beni. Çok samimi çünkü. İnsanı çok doğru anlatıyorlar. Teknolojiyi kullanıyor ama teknoloji Batı’da olduğu gibi insanın, oyunun ve oyuncunun önüne geçmiyor. Bu izlerken benim için çok önemli. Kitap zevkim her an değişiyor, ben değişiyorum çünkü. Ben genelde bir yazar seçerim onun tüm kitaplarını okurum şu an mesela José Saramago okuyorum. Müzikte Tom Waits hayranıyımdır ama her türde iyi yapılmış müziği dinlerim. Bu soruların tek bir cevabı yoktur zaten. İnsan her an değişir, okuduğu dinlediği de değişir.

Artık konuşmadan geçemediğimiz hayatımızın gerçeği pandemi var. İki yıla yaklaşan bu süreçte tiyatro faaliyetleri birçok etkinlik gibi durduruldu; açık havada yapılması ya da seyirci kapasitesinin yarıya indirilmesi gibi çözümler düşünüldü ama bunlara bile yazın gelişiyle imkân tanındı. Sizin için nasıl geçti sahneden uzak pandemi günleri?

Birçok iş alanı gibi biz de çok zor bir süreçten geçiyoruz. Diyecek bir şey yok. Aslında söyleyecek çok şey var da söylenince bir işe yaramadı bu zamana kadar. Durmak gerekiyordu durduk ama faturası ağır bu ülke şartlarında. Yalnızız. Yük ağır. Birçok tiyatro kışın tekrar kapanırsa yola devam edemeyecek. Çok can sıkıcı. Bir süre daha böyle yaşamaya devam edeceğiz sanırım.

Bir yandan da bu süreç tiyatrolarda dijitalleşmeyi konuşturdu hatta uygulattı. Siz tiyatronun geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce tiyatro seyircisiz oynanabilir mi? Dijital dünyaya doğru temkinli bir adım atan geleneksel tiyatro için bu yolculukta avantaj ve dezavantajlar nelerdir?

Dijital tiyatro diye bir şey olmaz. Olamaz! Mümkün değil. O dönem bir çıkış yolu olarak denendi ama olmadı. Olmaz. Evet seyirci olarak ne oynamışlar diye bir oyun iki oyun izlersin ama onun arkası gelmez şu anda olduğu gibi çünkü tiyatroda oyuncu ve seyirci nefes nefese olur. Olmazsa tiyatro olmaz. Bu M.Ö 5. yy’ dan beri böyledir.

Son olarak oyunculuk kariyerinin başında olan ya da kendilerini geliştirmek isteyenler için önerileriniz, okurlarımız için iletiniz neler olur?

Oyunculuk, eğitim süreci ve aynı zamanda mesleği çok meşakkatlidir, acılıdır herkesin kaldıramayacağı bir yolculuktur diyeceğim ama artık Instagram’dan photoshop’lu oyuncu seçtikleri için kimse beni takmayacak. Herkes her zaman olduğu gibi içini doldurmakla değil dışını bozup yapmakla ilgileniyor. O yüzden rol kesen oyuncuları izleyemiyorum maalesef. Bu konuda en başta kendime ve her kese katı ve acımasızım. Mesleğini ciddiye almayanı ben de kâle almam. Bir an önce bu konuda herkesin kendisinin farkına varmasını dilerim.

;
0
12
0
Yazar: Emre Ezelli
Tag: Evrim Alasya,Emre Ezelli
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage