Merih Akoğul “Kayıp Ruhlar” adlı kişisel fotoğraf sergisinden iki yıl sonra Artgalerim’de açtığı yeni sergisinde, tenha vakitlerinde kayıt altına aldıklarıyla izleyiciyi baş başa bırakıyor. Sanatçı yıllar içinde farklı coğrafyalarda fotoğrafladığı şeyler, durumlar ve eylemleri sabitleyen anları, bir sergi tasarımı içinde dizerek bütünü oluşturan parçalarla bütün arasındaki ilişkiyi irdeliyor. Herhangi bir tematik ya da teknik amaç gütmeksizin yalnızca kendisiyle ve baktığıyla olduğu anlar onlar belli ki. Fotoğrafçının kendine ayırdığı, süresi göreceli, saniyelik ya da daha uzun bir başınalıklar… Issız, boş, hayattan hatta fotoğrafın çekildiği o andan bile artırılan zamanlar… O zamanları geri çağıran Akoğul, onları şimdiki bir başınalığıyla galeri duvarlarına dizerek anlam, inanç, görünenle gerçeklik gibi meselelerin parçalar olarak bir bütünken hal değiştirip bir bütünün parçaları olmalarının sonuçlarını tartışmaya açıyor.
Diğer yandan, fotoğrafın içinden çok dışının, o anda olandan çok artık olmayanın ama izleyicinin varlığıyla çoğalıp değişerek hep olacak olanın izleyiciye bırakılması da var. Fotoğrafın varlık ve hiçlik arasında, akışkan bir yarı-sanat olarak devinimini sonsuza dek sürdüreceğine inanan Akoğul’a göre, çekilen her fotoğraf kaybedilmiş bir düellodur; izleyicinin kucağına atılan ölü anlar da bunun en önemli göstergesidir çünkü.
Ta mağaralara çizilen resimlerden evrenin oluşumuna açıklamalar getiren uzay fotoğraflarına değin “an taşıyıcılığı” üstlenmiş olan bu sanatın üstünde bir kez daha düşünmek için “Tenha Vakitler”, 10 Mart’a kadar Nişantaşı’ndaki tarihi Damat Tween Mağazası’nın 6. ve 7. katlarında yer alan Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde görülebilir.
(Nurduran Duman-Yurt Kültür, 2.3.13)