12 ARALIK, PERŞEMBE, 2024

Kaşif Ruhlu, Uzun Soluklu, Sıra Dışı, Hep Güncel: C.A.M Galeri

1992 yılında İstanbul’un sanat hayatına katılan C.A.M. Galeri kurulduğu günden bugüne yeni keşiflere açık bir girişim olmayı sürdürüyor. Farklı grup sergileri, değişik sergi temaları ve sürekli yeniliğe açık duruşu ile sanat izleyicisine olağandışı bir galeri deneyimi sunuyor. C.A.M. Galeri’nin uzun soluklu serüveninin ve istikrarlı sürecinin sırrı ise kurucusu Sevil Binat’ın işine verdiği kocaman gönlü, sevgisi ve inancı. Kendisi ile gerçekleştirdiğimiz bir yaz günü sohbetinde bizimle galerisinin dününü ve bugününü paylaşan Binat kendini sanat üretmeyen bir sanatçı gibi gördüğünü ifade ederek işine duyduğu aşkını, tecrübelerini ve her daim yenilikçi vizyonunu anlattı.

title_image

Önce sizi tanıyalım?

Yaklaşık 30 yıldır bu işin içindeyim.  1986 yılında, o dönemin saygın ve lider galerilerinden biri olan, Urart Sanat Galerisi’nde yönetici olarak sanat ortamına giriş yaptım. Yaklaşık yedi yıl kadar bu görevi sürdürdüm. 1992 yılında o zamanki ortağım Nilüfer Sülüner ile birlikte kendi galerimi C.A.M.’yi kurdum. Kendi galericilik hayatımı iki döneme ayırıyorum: İlk 11 yılı ortağımla birlikte geçirdiğim dönem, ikincisi ise ondan sonraki 12 yılı, tek başına, galerinin sürekliliğini sağladığım dönem. 

Galerinin öyküsünü paylaşır mısınız?

C.A.M.’nın açılımı Contemporary Art Marketing. Galeri isminin komik bir hikayesi var. İsim için kendi isimlerimizi, soyadlarımızı uyduramadık. O zaman bir Amerikalı arkadaşımız dedi ki “Siz napıyorsunuz, contemporary art satıyorsunuz. O zaman ‘contemporary art marketing’ yapın.” Bize çok dâhiyane bir fikir gibi geldi, ama sonra yerleşmesi pek öyle olmadı, “cam” diye, ‘”kem” diye telafüz edenler oldu. Biz “C.A.M.” diye talafüz ediyoruz. Uzun soluklu bir serüven. Türkiye’nin en eski galericilerinden biriyim. 1992’den beri kendi galerimi yönetiyorum, ama 1985-86 yılından beri bu ortamın içinde bulunuyorum. 

Galerici olmaya nasıl karar verdiniz?

Galerici olmaya karar vermedim aslında, sanırım ben galerici olmak için doğmuşum. Öyle bir misyon edinmişim, çok önemli benim için; yaşam tarzım olmuş. Hatta bu kimlik elimden gittiği zaman geride kalan Sevil’in kim olduğunu daha unutmuş durumdayım. Bütün sosyalliğim ve yaşamsallığım bu işten ibaret. Dostlarım, arkadaşlarım ya sanatçılar, ya galericiler ya sanatla ilişkisi olan insanlar. Böyle bir düzen kurdum yıllar boyunca. Allah sağlık sıhhat verirse ve elbette Türkiye şartları el verirse daha da devam etmek niyetindeyim. 

Sevil Hanım, 1990'lı yılların başında kurulan ve alanda oldukça ismi ön planda olan bir sanat girişiminin  mimarısınız. Bu uzun süreli yolculuğun sırrı nedir?

Gönül koyma. Duygusal bir yanıt olacak, ama gerçekten böyle. Bu işi çok sevmem ve dediğim gibi bu işin benim yaşam biçimim olması. Buna inanmam, başka türlü var olmayı bilmemem ve hayatta en iyi bildiğim ve yaptığım tek işin bu olması. Sanırım başka bir şekilde var olmayı da hiç düşünmedim. Ben bu işe başladığımda sadece 24 yaşındaydım. Acaba başka bir işte daha başarılı olabilirmiyim veya başka bir iş denesemiydim demedim.  Ben kendimi hep sanat üretemeyen bir sanatçı gibi gördüm. İşime iş demeyeyim, hayatıma bakışım bu oldu…

Hep sanatçının tarafında bir galerici oldum. Olaya hep onların beyninden, onların yüreğinden bakmaya çalıştım. Hiçbir zaman masanın karşısındaki galerici olmadım, onlar da zaten beni öyle görmediler. Her zaman en büyük sermayem sanatçı dostlarım oldu. Bu galeri hiç bir zaman hiç bir erke bağlı olmadı. Hiç bir destek ve yardım almadan bu galeriyi var ettim. Dediğim gibi en büyük sermayem sanatçılardı; onların destekleri, bana yol açmalarıydı. İnandım ve sevdiğim için de başardım sanıyorum.

Peki bize galeri ve sanatçı ilişkisinden bahsedebilir misiniz. C.A.M. Galeri’de süreç nasıl işliyor?

Elbette bütün galeriler ticari bir kuruluştur, satış yapıyoruz. Ancak satışa kadar gelinen noktanın gerisindeki çok daha farklı misyonlar ve işlevlerle bu olayı gerçekleştirdik. Biz her zaman keşfeden bir galeri olduk. Her zaman elimizi taşın altına koyan, risk alan bir galeri olduk. Hiç bir zaman isim olmuş, koleksiyoneri olan, izleyicisi hazır, kendi PR’ını kendi yapabilecek markalaşmış sanatçılarla çalışmadık. Arada belki olmuştur, ama beş  taneyi geçmez. Her zaman keşfeden biz olmak istedik. Bir galerici olarak her zaman bakir sanatçıyla çalışmayı tercih ettim; hatta ilk sergisini ben yapayım, onun kariyerini yönlendireyim, birlikte yol alalım, birbirimizi motive edelim, heycanlandıralım, işini gösterelim, ismini duyuralım ve en son nokta olan satış noktasına gelelim. Biz ticari bir galeri pek olmadık, ortaya çıkaran ve markalaştıran bir galeri olmayı tercih ettik, böyle bir misyonumuz var. 

Bunu C.A.M.’in politikası olarak görebilir miyiz peki?

;
0
9
0
Tag: Sevil Binat,Neslihan Uçar Kartoğlu,C.A.M Galeri
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage