12 ARALIK, PERŞEMBE, 2024

Melis Ağazat 'Çimen Ezgisi'

Performans ve süreç sanatı üzerine yoğunlaşan Melis Ağazat'ın “Çimen Ezgisi” isimli projesinde yer alan çalışmalarında, süregeldiği üzere sanatçının koku ve eşya üzerinden hafıza, hatıra ve zaman kavramlarıyla olan ilişkisine odaklandığını görüyoruz. Sanatçı, geçmiş ve bugünün tuhaf ilişkisini, deneyimlerimizi şekillendirerek hatıra adını verdiğimiz kavram üstünden sorguluyor ve nesnelere yükleyerek içine hapsettiğimize inandığımız zamanı en gündelik, sıradan ve donuk olana taşıyor. 

title_image

Projede, gerçek çimenle kaplı mekanda hissedilen çim kokusunun, görsel olarak, sanatçının el boyaması porselen olarak yeniden ürettiği bir dizüstü bilgisayarla birlikte, yaşananların hatıraya dönüşme süreci, zaman algısı ve zamanın mekanik kategorizasyonu üzerine sorunsallaştırmasını görüyoruz. Ağazat, nostaljik, narin ve kişisel olanın içine hapsettiği sıradan bir modern obje ve mekana yayılan çim kokusuyla izleyicinin belleği ve algısıyla ilgili kabullerine işaret ediyor. Truman Capote'nin Çimen Ezgisi romanına referans verdiği projesinde Melis Ağazat, yazarın romanda yarattığı geçmiş algısını, neredeyse fiziksel olarak hayatın ve zamanın dışına çıkarak, ona uzaktan bakarak onu yeniden yaşayan karakterlerin kendisinde yarattığı hissiyat üzerinden kurguladığı dil yoluyla görsel ve kokusal olarak, kişisel yansımalarıyla birlikte kurguluyor.


Geçmişimizi muhafaza ediyor diye yıllarca sakladığımız bir nesne, bazen onu nihayet yok etmeğe karar verdiğimizde, onun bizi kurtarabildiği yük, sahip olmak istediğimiz bir eşya, ya da hep dönmek istediğimiz bir yer farksızdır aslında birbirlerinden bir bakıma. Zihnimiz bütün oyunlarını bunlar üzerinden oynar bize, bize düşen de sadece onları kategorize edip anlamlandırma çabasıdır. Biz temsilleriyle doldururuz etrafımızı kahramanların: heykeller, anıtlar yaparız. Zamana direnecek şeyler adarız onlara: İngiliz şair John Keats'in Bir Yunan Vazosuna Ağıt'ında betimlediği tutsak olan güzellik gibi, hapsetmenin tek yolu nesnelerdir anıları. Vazonun üstünde resmedilmiş olan bir antik seremoni sahnesi, yalnızca bir anın nesne üstünde kayda geçişidir ve bu yok olmaya mahkum olanın ölümsüzleştirilişidir Keats için. Belki o güzelliği yeniden deneyimlemenin de bir yolu yoktur artık ama hatırlamanın tek yolu da bu hapsediş olur.

Bugün seri üretimle her yanımızı sarmış olan ve varlıklarının farkına bile varmadan bir yenisiyle değiştirdiğimiz nesnelerden birini kullanan sanatçı, bu nesnenin bizde yarattığı algıyı manipüle ediyor. Bir dizüstü bilgisayarın görsel hafızanın en sıradan ve en çok tekrar edilen bölümüne yerleşmiş olması, günlük hayatın her alışkanlığı ve yaratılmış ihtiyacında kendine yer bulmuş olması, proje mekanına geçmişin günlerini anımsatan çim kokusuyla yerleşmesi, çocukluğun, vitrin camı ardında korunmuş, dokunulmaz, hassas, değerli hatta anıtsal nesnesine dönüştürdüğümüz herşeyi hatırlatıyor bize. Nesnelerde yıllar önce olmuş bir olayın sahnelerini, o an duyduğumuz sesleri ve kokuyu bize geri getirecek bir güç vardır ve bu onlara  belki de bilinç atfetmemize neden olur. Zaman onlar yoluyla hem ilerleyen hem donan bir mefhuma döner. Nazım Hikmet'in Rubailer'de öykündüğü bizden uzun ömürlü olan muşamba parçası gibi, ardımızda kalacağını bildiğimiz her şeye yüklediğimiz anlamlar olur. Yaşadıklarımızın somut olmasını isteriz ve onları tozlu da olsa vitrin camı ardında saklamasını biliriz.  

'Çimen Ezgisi', 9 - 25 Mayıs tarihleri arasında Pilevneli Project'te görülebilir. 

;
0
3
0
Yazar:
Tag: Melis Ağazat, Çimen Ezgisi, Pilevneli Project, Burcu Fikretoğlu
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage