12 ARALIK, PERŞEMBE, 2024

Geçmişin İzini Silemezsin

Yazar, fotoğrafçı ve gezgin Göktuğ Canbaba, mizah, gerilim ve gerçeküstü ögeleri ustaca kurguladığı Ben, Babam ve Diğerleri’nde geçmişimizle kurduğumuz bağın ne kadar güçlü olduğunu ispat ediyor.

title_image

Fantastik çocuk edebiyatının önemli kalemlerinden, Ayyaş Buda, Tılsım-ı Kudret gibi okurların çok sevdiği kitapların yazarı Göktuğ Canbaba’nın Ben, Babam ve Diğerleri isimli ilk yetişkin romanı geçtiğimiz haftalarda yayımlandı. Doğan Kitap etiketiyle raflardaki yerini alan Ben, Babam ve Diğerleri; kocası tarafından aldatılıp terk edilen, topluma karşı öfkeli ve tahammülsüz Sibel’in hikâyesini anlatıyor. Sibel, düğün fotoğrafçılığı yaparak hayatını kazanıyor, tıpkı yazarımızın bir zamanlar yaptığı gibi. Sibel, alanındaki en iyi fotoğrafçılardan biri, sayısı fazlaca ödülün sahibi. Ancak Sibel’in geçmişiyle kapatamadığı bir hesabı var. Heykel bölümünü birincilikle bitiren Sibel, bu kapanmayan hesap yüzünden düğün fotoğrafçısı oluyor. Sibel’in babası Nedim, ünü ülke sınırlarına ulaşmış büyük bir heykeltıraş. Ancak Sibel, yaşarken babası tarafından ihmal edildiğini düşündüğü için ondan nefret ediyor. Şu an da hayatta olmadığı için onunla yüzleşemiyor. Sırf babasını affetmediği ve belki de onu bu şekilde cezalandırmak istediği için babasının mesleğini değil de düğün fotoğrafçılığını tercih ediyor Sibel.

©Nazlı Erdemirel

Bir Panda’mız Eksikti

Çevresinde en az bir yakınının düğününe şahit olanlar çok iyi bilirler ki evlenecek çift kadar gergin, kaprisli, mutsuz pek az kimse vardır. Bu sözleri biraz da romanın penceresinden bakarak söylüyorum. Bütünü değil ama birçok çift aslında tam da roman kahramanımız Sibel’in karşısına çıkan tipler kadar korkunç olabiliyor. Ne de olsa insan hayatında bir kere evleniyor. Bunu diğer insanlara bir işkence aracı olarak kullanmakta bir beis görmeyen ‘şımarık’ çiftlerden nasibini ziyadesiyle alıyor aldatılmış ve terk edilmiş Sibel. Hikâye, yine bu şımarık çiftlerden birinin fotoğraf çekimi sırasında bir pelüş Panda görmesiyle ilginçleşmeye başlıyor. Yaşadığı ilk şoku atlatan Sibel, her şeyin ters gittiği hayatında bir de bu Panda ile uğraşmak zorunda kalıyor. Zira Panda sadece görünmüyor, Sibel’le konuşuyor, onu yönlendirmeye çalışıyor. İyiden iyiye delirmeye başladığını düşünen Sibel ise onu hayatından çıkarmanın yollarını aramaya koyuluyor. En yakın arkadaşı Duru’ya durumdan bahsettiğinde belki de hayatındaki tek dostunu da kaybediyor. Bu duruma direkt Panda sebep olmuyor ama dolaylı olarak etkiliyor. Sibel, alkolik annesi Asuman’ın kendisine bir çare olacağını düşünerek kapısını çalıyor. Annesinden Panda’nın çocukluk travması olduğunu, babasını kaybettiğinde de aynı Panda’yı hayatına hayali arkadaş olarak aldığını öğreniyor ama o yıllara ait hatırladığı hiçbir şey yok. Merak dağları altında ezilmeye başlayan Sibel, Panda’nın nereden geldiğini öğrenmek ve onu hayatından bir an evvel def etmek istiyor. Sibel, Panda’nın nereden geldiğini öğrenmeye çalışırken başka başka hakikatlerle yüz yüze kalıyor. Romanın en can alıcı yeri Sibel’in hakikatle yüzleştiği bu an. O an anlıyoruz ki insanın geçmişi onun DNA’sı gibi. Üzerimizde bıraktığı izleri silmek ne mümkün!

Hayatın Her Anı Sıkıntı

Bir parça mizah, sonlara doğru gerilim ve gerçeküstü öğelerin uyum içinde harmanlandığı Ben, Babam ve Diğerleri, nabzı giderek artıran bir anlatıma sahip. Yazarın ilmek ilmek ördüğü merak kazağını sonunda çözdüğünüzde büyük bir şaşkınlık yaşıyorsunuz. Romanın Sibel karakteri üzerinden anlatmak istediği bir diğer konu da çağımızın vebası olarak karşımıza çıkan “tahammülsüzlük”. Sibel tahammülsüz. Herkesten şikayetçi. Şöyle bir ifadesi var: “İnsanların aptallıklarına dayanamıyorum. Düşüncesiz, başkalarının hayatlarına tahammülsüz, hastalıklı bireyler. Toplum deyince aklıma bu geliyor. Dante’nin cehennemi gibi. Sokağa çıkmamla birlikte tepemdeki gökyüzünün karardığını hissediyorum çoğu zaman. Sanki gökyüzünün derinliklerinde benim için planlar yapan başkaları var, yani bugün Sibel’in başına ne getirsek diye düşünüyorlar. Araba mı ıslatır, dolmuş şoförü ani frenle kafamı cama mı geçirir, sokak arasında kediye, köpeğe tecavüz mü edilir, çocuklar mı kaçırılır falan filan işte. Hayatın her anı sıkıntı.” Bu hastalıktan toplum olarak en kısa sürede kurtulmayı umuyoruz.

;
0
9
0
Fotoğraf: Nazlı Erdemirel
Tag: roman,Doğan Kitap ,Ben, Babam ve Diğerleri,Göktuğ Canbaba,Harun Karaburç
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage