Şimdiye kadar Modern, MoMA’dan Guggenheim’a, SFMoMA’ya bir sürü takdire şayan, enfes kurumun çeşitli departmanlardan çalışanlarını konuk etti, dijital medyadan tasarıma, eğitime sanat alanında çalışan (veya ilgili) herkesi mest eden konuları araştırdı. Panik yok, yapmaya devam edecekler: 2013 sonuna kadar program devam ediyor.
Müzeler Konuşuyor’un en son konuğunu ise geçtiğimiz Salı günü izledik, Hirshhorn Müzesi eser kayıt direktörü Melissa Front benim düzen meraklısı, Başak burcu bir sanatçı olarak bayılarak dinlediğim bir konuşma yaptı: eser kayıt ve sergi yönetimi nasıl işler?
Tahmin edebileceğiniz konular konuşuldu esasen. Fakat bu konuları, eğer müzecilik okumuyorsanız, bu kadar profesyonelce dinlemeniz biraz imkansız. Dolayısıyla bütün bu bilgi birikimi deneyimle birleşince ortaya Front’un konuşması çıkıyor. Pek de güzel çıkıyor.
Öncelikle Hirshhorn Müzesi ve Heykel Bahçesi’nin minik bir tanıtımını yapıp Smithsonian’la olan ilgi alakasına açıklık getiren Front, ödünç vermeler ve bunun yıllık istatistiğinden bahsederek açtı konuşmasını. Başka bir galeriden gelen bir sergi olduğunda uyguladıkları prosedürleri, ekibin tam olarak nelerle ilgilendiğini, kaynaklarını anlattı. TMS olarak tabir ettikleri, çok fonksiyonlu ve
sürüyle değişkenli, hayatım için de kullanmak isteyebileceğim The Museum System isimli arşivleme veritabanı/programını tanıttı. Işte tam burada, zamanında bir arkadaşının sarfettiği “there is no art emergency” sözünü kendisine yutturarak, işin her daim korkulan problematik kısımlarına geliyoruz. Şimdiye kadar hep iyimser olanlara birkaç örnek vermek lazım: işler gecikti, ağır geldi, prodüksiyon yetmedi, bozuldu, kırıldı, uçak gelmedi, gümrükten geçmedi…gibi daha sayfalarca uzatabileceğimiz “sanatta acil durumlar”.
Ai Weiwei’nin 2008 tarihli işi Cube Light gibi onbinlerce parçadan oluşan, Ann Hamilton’ın Palimpsest’i gibi organic işlerin hem kurulumu, hem belgelenmesi, hem sergi ertesi depolanması sorunlarına boyut, karmaşıklık, zaman, ekonomik başlıkları altında değindikten sonra, görsellerle destekleyerek yer sorunlarına Hirshhorn’un ve genel olarak Smithsonian’ın nasıl çözümler ürettiğini, hassas işlerin nasıl muhafaza edilmekte olduğunu ve işin numaralanması, paketlenmesi, etiketlenmesi vb. prosedürünü anlatıyor Front. Ve sonra, yine benzer teknik sorunsallar üzerinden, dijital işlere geliyor konu.
Özellikle dijital işlerin uzun süreli ödünçlerinde ortaya bir sürü soru çıkıyor: sanat üretimi bir videodan ibaretse sadece CD/DVD gibi bir kaynak mı yollanmalı, ekranlar gönderilmeli mi, bir teknik eleman işle beraber seyahat
edip kurulumdan sorumlu olmalı mı? Başlangıç sürecinden serginin açılmasına kadar “nasıl yapılır?”ı anlatıyor Front. Sonuç olarak ekipmanın test edilmesi, etiketlenerek paketlenmesi gibi bir dizi eylemle bu sorunların çözümünü konuşuyoruz. Bu noktada, Ai Weiwei’nin 4 Amerika ve 1 Kanada şehrini gezen retrospektif sergisi According to What? ile ilgili, özellikle sergideki Straight işine değinen, 200’den fazla sandığın taşınmasına, 3000 tanesi tek tek paketlenmiş porselen yengeçlere, yarım tonluk çaylara dair hikayeler anlatıyor.
Tahmin edeceğimden daha çok şey öğrenerek, kafamda fikirlerle çıktım İstanbul Modern’den. Bir sonraki konu, bunu sevenler için ideal: arşiv ve dokümantasyon. Konuyu Getty Enstitüsü direktörü Prof. Thomas W. Gaehtgens’den, İstanbul Modern’den alıntıyla “enstitünün koleksiyonları, koruma projeleri, akademik girişimleri, sergileri ve yayınlarının küresel yönelimini ve aralarındaki bağlantıları, 20. yüzyılın en etkili küratörlerinden Harald Szeemann’ın koleksiyonunun yakın zamandaki alınışı üzerinden” dinleyeceğiz. Orada görüşmek üzere.